12 Haziran 2006 Pazartesi

kolilenebilirlik

öğyk. Hakikaten öööğğyykk. Karton kutu ne kadar nadir bir şeymiş yaa. Yok kardeşim, kıran girmiş memlekete adam gibi koli yok. Ben küçükken içine oturup uzay gemisi falan yapar oynardım, ne bereketli zamanlarmış. Şimdi gidiyosun marketlere, üç kitap ve bir silgi sığacak şeyleri gösteriyolar. Buldum bi şiler gerçi, bugün koli günü işte- sendrom. kitaptan daha çok geri dönüşüme atılacak kağıt ve defter çıktı. İçi acıyo insanın ama allahtan bilinçli okulum geri dönüşüm kutularını yurda koymuş vaziyette, böyle "kağıt- plastik-metal-pil-bok-püsür" diye ayrılıyo falan.
Of of esas ben BAFRAAA işini daha konuşmadım, evet demedim daha, çok ayıp. Ankara-Bafra- İstanbul üçgeni ne zaman başlıyo acaba. Ankara'ya gitmek de istemiyorum zaten. Koli falan da yapmiycam işte.
Şimdi olanca sevimliliğimle gidip "mevlüt abiii ben odayı yarın değiştiriym miii hem ayak altında dolaşmiymmm di mii" falan diycem. Kısmet. Bilen bilir, o güzide 500 kişilik yurtta sadece 5 tane el arabası olduğundan, eşya taşımak demek devlet dairesi kıvamı kuyrukta saatlerce beklemek ve bi el arabası hak etmek; ama kuyruktakilerin "çabuk gel yoksa sırtında taşırız" bakışlarıyla gerilmek demek. Haliyle "500-1" mantığında olursa mevlüt abi, bu iş tamam.
Dün mezunlar günüydü. Bi havaya giremedim yaa. Fazla kalabalıktı ama çimlere koltuk, balkona nargile atma fikrinin daim olmasını dilerim. yok, olmasın aslında, ben gidiyorum.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker