7 Mayıs 2008 Çarşamba

neşeli günler

hillary clinton'da tansu çillerimsi bir şeyler var ya da tersi.

AKP'nin "feminizm ideolojisiyle yozlaşmamış kadın"ı beni benden alıyo. Gururla, düşünmeden, bilmeden konuşan adamlar coşkusu... Acaba ayna karşısında prova yapıyolar mıdır? bence yapıyolar. neyse.. Feminizm lafını duyunca freudyen hadım edilme kabusları filan yaşıyolar galiba ya da "bunlar yarın öbür gün loreal paris laboratuarlarında birbirlerinden hücre alıp ürer, bize gerek kalmaz" gibi bilim kurgu dertlerdeler. bi anlasam. dillere pelesenk (pelesenk ne güzel bi kelimedir) bi laf da bu olur şimdi: "biz kadınla erkeğin birbirine ihtiyacı olduğunu savunuyoruz"muş.

evet bence de var ihtiyaç, tamamen katılıyorum. mevcut durum biraz tuhaf gerçi. kadın ölmemek, öldürülmemek, doyabilmek, yaşayabilmek, hatta var olabilmek (onun kızı/ bunun karısı/ hepsinin namusu) gibi bazal şeyler için ihtiyaç duyarken erkeğe, erkek pantolon ütüsünde çift çizgi olmasın, her öğün kuru naneli cacığı hazır olsun, babasına, oğluna ve kendisine bi bakıcı bulunsun diye kadına ihtiyaç duyuyo. çok adil be gülüm, fazla adil.

hangi ülkede, nasıl romantik topraklarda yaşadıklarını bilmiyorum; ama benim gördüğüm kadından beklenen itaat, erkekten beklenen vicdanlı diktatörcülük. SM de diyebiliriz, fantezilere açığız. yalnız gece uykunuzda dikkat, hızarla anında hadım edebiliriz. Sahi, yıllarca dayaktan, işkenceden usanıp kocasını kesen kadınlar mesela, onlar artık erkeğe ihtiyaç duymayan pis feministler heralde. odaya hapsettiği kızına her öğün minik bi şişede zehir yollayan anneler mesela... denklem dışı olsa gerek. namus cinayeti için ablasının peşine gönderilen 16 yaşındaki erkek çocukları filan... ya da kocası evde doğum kontrol hapı buldu diye öldürülen kadının davasında bu hapın "hafifletici sebep" sayılması... daha 10 yıl öncesine kadar tecavüze uğrayan bir kadının hakkının bakire-evli-bekar-hayat kadını oluşuna bağlandığı, kadınların bekarete göre hiyerarşiye sokulduğu, o da nesi: tecavüzcüsüyle evlendirilen çocuk-kadınların olduğu topraklardayız sanıyorum ben. AKP'nin harikalar diyarında olmayan şeylerden galiba bunlar. içimizdeki Alice resmen adamlar.

sinirleniyo muyuz, hayır. duymuyoruz bile. zira artık takmıyoruz bile. ay ne fena, ben hiç bi politikacıyı ciddiye almıyorum şu an. bi düşündüm de... hiç alınmasınlar, baktığımda pal sokağı çocukları sevimliliği bile görmüyorum. öyle bi tabur adam, bana kadınlık anlatıyo, annelik anlatıyo, öğrencilik, işsizlik, şehirlilik... bir sürü şey anlatıyo. ahkam ahkam kes kes. onlar adına utanıyodum eskiden, o da kalmadı. yüzüme bi ifade çöküyo ama tarifi zor.

daha önce assos'a gitmiş olanlar varsa bana mini bir nerde kalınır ne yenir ne içilir, araba ve feribot mu, yoksa otobüs mü vs vs, bilgi yağmuru yaşatsın nolur. blogumu gugıl gibi kullanıyorum arada, farkındayım, ama olsun... assos'a en son gittiğimde hala TRT yegane televizyon kanalıydı ve ben evin uzaktan kumandası bile olamayacak kadar miniktim.

6 yorum:

divadeiwob dedi ki...

eskiden çağın motel vardı oralarda. hala var mı bilmiyorum, büyük ihtimalle son zamanlarına yetişmiştim. ayaklarını suya koyup rakını içebiliyordun. hey gidi günler hey...

bi de berceste diye bi yer vardı sanırım, denize uzak, zükündürük bir yer, oraya gitme.

ealkilicgil dedi ki...

"Feminizim kadınlara sokakta iş bulma çabasıdır." demiş Cemil Meriç. İyi demiş..

deryik dedi ki...

divad: konuyu derinlemesine inceliyoruz paşam.

metu26: diyen diyor efendim :)

mermaid dedi ki...

pek çok kez gittim ben:)
pek keyiftir.
ne kadar kalcan ne zaman gidicen detay ver yardım edelim?

Öpücük!

deryik dedi ki...

2 gün için, haftasonu gidicem. konaklama vs çözüldü de ne yapılır edilir yardımı fena olmaz yani :)

mermaid dedi ki...

dr. gugıldan pek çoğunu bulmuşundur zaten, zeus altarı, zeytinyağı muzesi cart curt. ama yol üstünde "küçükkuyu" var, görmeden dönme.
çok cicidir.
"bir yanın dağ, bir yanın deniz"

lays teyzeye benzer teyzeler görceksin oralarda, konuşmalarına kulak kabart, espri yetenekleri öldürecek seni:)

zeytinağaçlarının içinden denize bakarken, havayı bi kez de benim için çek içine, hep iyi gelmiştir alerjik bünyeme benim.

bir de arabayla giderken, radyoya çalınan rumca müzik çalan radyolar olacak, karşı kıyıdan geliyorlar, sesini aç.

özlemişim ben de yaw

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker