26 Haziran 2008 Perşembe

geryik.

çok sıcak. camı açınca kmler ötesinden mamak kokuyo. alt kat komşumuz yavru ördek almış o vaklıyo. 3 gündür aralıksız siren gibi, kulak tırmalayan bi frekansta huysuzluk eden bi velet ve onun ergen/loğusa/ menopozlu annesinin yine siren gibi bağırışı inliyo. camı açamıyorum. camı açmayı deli gibi istiyorum oysa... zira şu an, tam şu an oturduğum sandalye dahil her şey elektirikli battaniye gibi. deliricem.

Sudan daha sıcak tabii. bu aralar yağışlıymış gerçi. karla değil çamurla kapalı yollar. güney sudanda arıcılık yapılıyo, biliyo muydunuz. ben de bilmiyodum. güney sudanda 5 yaşın altındaki her 4 çocuktan biri su kaynaklı hastalığa yakalanıyo ve çoğu ölüyo. bunu bilmek yaz vakti üşütebiliyo aslında. çarpıcı istatistik açlığımız var di mi. hangi kampanya en fenasını söyliycek... neydi o konser, live 8 miydi, parmak şıklatıp "şık.. şık.. her saniye biri ölüyo... şık..şık.." filan yapmıştı bono. yanında da bi bob geldof. etkilenmeliydik galiba ama nefret etmiştim ben onlardan yine. bono'yu southpark ekibine teslim ediyorum. evet bu ara işim bolca sudan, güneydoğu sudan'da bir minik havza, içinde 250 bin kişi.

neyse, sudan filan derken, yıllar yıllar öncesinden bi kare geldi bugün gözümün önüne. tek bi cümleden, "aman allahım hala var o hastalık" diye kalakaldığım...

bi derginin içinde bi ilan. 6-7 yaşında bi kız, çamurlu bi su var elinde bi kase. su bile yok, çamur resmen. diğer elinde de metal bi boru, filtreymiş. kız ışık ışık gülümsüyo. lise 1 miyim neyim heralde, belki daha küçük. o filtrelerden halka dağıtan bi STK'nın ilanı, yardım istiyolar. valla atmiym ama, tanesi 1 lira filan mı ne, öyle bi para. filtrenin faydası şöyle:

o pis suyu içince bağırsak parazitleri oluyo haliyle. kurt, tenya ne varsa işte. bunlardan bi tanesi var ki, ilaçla filan düşürmesi çok zor, zaten su yokken ilaç nerden olsun.. belli bi boya gelince bağırsağı terkedip, bacağınızdan aşağıya doğru ilerliyo. resmen vücudunuzdan aşağı bi tenya, içinizde, ilerliyo. ta ki ayak parmağınıza gelene kadar. sonra tırnağınızla etiniz arasındaki o tek boşluktan vücudu terk ediyo. yavaş yavaş, ordan çıkıyo. milim milim. saatlerce, 1 m boyundaki o tenyadan kurtulmayı bekliyosunuz. ama filtre varsa, tenya yok.

ilandaki kız şöyle diyo:

"bu kurttan daha önce düşürdüm. tırnağımdan çıkması 6 saat sürdü. filtre kullanma sırasını beklemek zor, bazen dayanamayıp içiyorum suyu. bende yine kurt var ve çıkacağı anın gelmesini hiç istemiyorum."

böyle basit bi şi.
resim altı ek bilgi: filtre başına bin kişi düşüyor.

bin. ortak kullanılan filtrelerden kapılan hastalık konusuna girmemişler bile.

bu ilandan, o kızın gülüşünden, 6 saat boyunca tırnağımdan tenya çıkması ihtimalinin dehşetinden... fazlaca etkilenmiştim. o ülke sudan mıydı bilmiyorum, sanmıyorum. ama günlerce aylarca düşündüm, o kızın ikinci kez 6 saat boyunca... ah. elindeki filtreyle gülümseyişi... çocukken de sulugözdüm ben. sonra unuttum, arkalarına attım hafızamın. ama bugün çok gafil avladı o kız beni. ve şimdi, o ilanın her bi satırı, rengi, capcanlı ve parlak, aklımda.

aklımda aklımda aklımda.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker