7 Eylül 2008 Pazar

medcezir

diye bi şi var. sular bi geliyolar hooopp yüksele yüksele.. sonra bi çekiliyolar ki aman... dibi çıkıyo sanki sahilin. giiit geeeelll... geeeelll.. gitttt... bunun tamamen doğal, ah ne kadar da "ay döngüsünü içinde yaşayan kadın" işi bi şi olduğuna filan, inanmak isterdim ama.. cık cık. kendini kandırmalar da bi yere kadar.

biz küçüktük bi dizi vardı, babası uzaylı, annesi amerikalı bi kız. işaret parmaklarını böyle belli bi mesafeden şak diye birbirlerine değdirince zaman dururdu. açılış jeneriğinde de işte kafasına boya tenekesi düşecekken filan zamanı durdururdu. tabii ki dokunduğu bazı kişiler bu donmuşluk hissinden kurtulup "aman tanrım XXX (burda emily iyi giden bi isim olabilir), burda neler oluyor??" filan derlerdi. hah işte. bütün gece manyaklar gibi işaret parmaklarımla oynayabilirim. öncesinde odama bi şişe şarap atarsam özellikle.

giden arabaların arkasından içlenmek bi seçenek. türk usulü su döküp "su gibi git gel" demek de bi seçenek. ikinci seçene yanında bi ufak boy umut veriyolar. anneannem yıllarca istanbulda yaşayan akrabalarına ufak şeyler verdi, iğne, yüksük filan. o eşyalar onu istanbula çeksin diye. sonuç? akrabalarının iki kızı da ankarada üniversite okudular. biz maaile ankaraya taşındık ve kimse bir daha anneannemden eşya filan almadı. yani bi çekim var ama kime, nereye... şimdi her gidişinde çakıl taşı savuruyo denize. kısmet.

peter murphy kısmet lafını sevdiğini söylemiş. kader gibi diil, ucu açıkmış. kısmet. kısmet. kısmet. oysa ben kısmet lafını da hep çok kaderci bulurum. insan kaderini kendi yazıyosa, kısmetini de kendi yaratır. ama güzeldir cidden kısmet. kelimeler tekrara bağlanacak gibi olduğunda ufka bakıp kısmet dersin, bi an kendin bile inanırsın.

bana güç veren şeyler var, umut veren. medcezir gibi. marmara denizinde mesela, o kadar güçlü diil medcezir. geliyor, gitmiyor belki de.

--

ha bir de, testesteron fazlasını bünyesinden şiddetin her türüyle; dayak, cinayet veya tecavüzle değil de sevdiği insana dokunarak, onunla olarak DA atabileceğini fark edicek bi gün bu sokaktaki insan yığınları.. onu bekliyorum. Çocuğuna köpeklerin birbirine havlayışını, kurban kesimini, sokak kavgalarını izleten aileler belki bir gün öpüşen çiftlerden rahatsız olmamayı seçecekler. "tövbee tövbee" çekmek yerine, "bak evladım, sevgi" derler belki. Ya da ne bileyim, eşlerinin elinden tutarlar yürürken. mesela. böylece sevgisizlikten hınçlanıp, hırçınlaşıp etrafa sataşan insanların hüznü biter bu ülkede. "bir insanı sevmekle başlayacak her şey" diyen adamı cinsel tercihi yüzünden dışlayanlar vardı oysa. ama bunlar da geçecek. "bu iş çok zor yonca" ama bak gör, "her şey çok güzel olacak". "dünyayı güzellik kurtaracak" çünkü. öyle öğrettiler bize, o en sevgisiz adamlar bile aynı ders kitabını okudu neticede.

--

konuyla dolaylı olarak alaka kuralım kapanış cümlemizde: puCCa hacklenmiş galiba. allah online ahlak zabıtalarına zeval vermesin, hemen türklüğümü hatırladım, bayrak astım camıma. türk kadını nedir konulu kompozisyon yarışmasına katıldım, bi piyeste de nene hatun rolüne çıkıcam. türk örf adetleri, aile yapısı filan tabii. örf adet ananeler listemiz her yıl değişiyo aslında. zabıtaların yeni geleneği esnaf dövmek. sivil erkekler olarak bira içenlere dalabilirsiniz. minibüs şoförlerine de sigara içen diğer şoförlerin başını yarma hakkı tanıyan bi anane geçenlerde yürürlüğe girdi. hayırlı uğurlu ve en türk günler dilerim cümlemize. öptüm diycem ama diyanete sormam lazım, online öpücük öpülenlerin abdestine napabilir diye. hay allahım ya! tünelin ucunda ışık göster sen bize. alın online dua. esenlikler.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker