16 Şubat 2009 Pazartesi

bu işte bi iş var yonca

konu: SİT alanlarına baraj yapılmaması. biraz uzun ama okuyun, iyidir.

“Balıkçılık, sanayi suyu, sulama suyu için en büyük ihtiyaçtır. Baraj yapılması bir zarurettir, bir mecburiyettir. Bir kere iklimi güzelleştiriyor. Avrupa'da olduğu gibi bizde sürekli akan nehirler yok. Barajları keyif için yapmıyoruz, ihtiyaç olduğu için yapıyoruz”

"Türkiye'de hidroelektrik potansiyelimizin beşte birini kullanıyorduk. Biz bunu üçte bire çıkardık. Hükümete geldiğimizde 26 milyar kilovatsaat elektrik üretimimiz vardı. Biz bunu 46- 50 milyar kilovatsaata çıkardık. Türkiye'nin yıllık 130 milyar kilovatsaat elektriğe ihtiyacı var. 80 milyar kilovat saat su boşa akıyor. Yani 7 milyar dolar boşa akıyor demektir. Hidroelektrik santraller elektrik üretimidir, su kaybı değildir. Hidroelektrik santrallerde dışarıya doğal gaz parası ödemiyoruz. İhtiyacımızı karşılıyor. Aynı zamanda bölgeye zenginlik veriyor, istihdam sağlıyor. Her hidroelektrik santralinin başına birkaç kişi koyuyorsunuz, yüzlerce kişi buralarda çalışıyor. O bakımdan, hem yerli kaynak olması hem yenilenebilir temiz kaynak olması açısından önemlidir”

“Milli Park alanlarında hidroelektrik santralleri yapılması söz konusu olduğu zaman zarar vermeyecek şekilde planlıyoruz. Çevre etkileme planları yapılıyor. Etraflıca bütün kurullar inceliyor. 18 - 20 tane kurumun vereceği ’mahsuru yok’ raporunu alıyoruz. ‘Şu şartlarda yapılsın, şu tedbirler alınsın’ deniliyor, biz de o tedbirleri ve şartları gözeterek santralleri kuruyoruz. Birileri kalkıp da ‘bu yasak’ diyor. Neye göre yasak? Bütün devletin ‘uygun’ raporu verdiği bir yatırıma uyduruk bir raporla ‘uygun değildir’ demek yanlıştır. Bana göre bunun altında art niyet aramak gerekir. Doğalgaz satanların, doğalgazla elektrik üretenlerin bir planı mı diye düşünüyoruz. Burada herkes kazanıyor. Millet kazanıyor, ülke kazanıyor. Boşa akan sularımızı değerlendiriyoruz, sudan elektrik üretiyoruz. Hidroelektrik santraller suyu yutmuyor. Düşüşünü alıyor, yeniden suyu bırakıyor. Taşkın koruma için de fayda sağlıyor. Regülatör yaptığınız zaman taşkını da önlüyor. Dövizi az ödeyeceğiz. Yerli kaynak. Ayrıca enerji çeşitliliği açısından faydalıdır. Bir tek doğalgaza bağlı olursak ne yapacağız?”

demiş ..... Bakanımız.
yoo Sanayi değil.
yoo Başbakan değil.
yoo yoo Enerji de değil.

ÇEVRE!


ne alaka diyecek olursanız yanıt anahtarını veriyorum:

ilk paragraf: "iklimi güzelleştirmek"
ikinci paragraf: "yenilenebilir temiz kaynak"
üçüncü paragraf: hmm bulamadım.. "taşkın koruma" belki?

diğer bakanlarımız bu müthiş kelime dağarcığını kullanmayacağından, yukardaki metnin çevre bakanına ait olduğunu bir çırpıda anlayabiliriz. anlamayana şaşarım. ben mesela, 15 ayımı kırsal - çevresel kalkınmaya verdiğim için, hemen anladım. yoksa çok derinlerde gizlenmiş gibi görünebilir; ama öyle değil. bakınız nasıl da bariz. tamam başta sanki kavram ve koltuk kargaşası yaşanıyo gibi durabilir. halbuki bunlar hep hitabet sanatıyla ilgili. bakınız işi bilen biri olarak bendeniz "yenilenebilir"i gördüm, "aman tanrım, bu o" dedim hemen.

neyse. başbakanın dediği gibi, şimdi bana küfrettireceksiniz.

not: bu haberin yanında bunu da veriyolar.

2 yorum:

hep dedi ki...

Haber bülteni izleyemiyorum, kalbim duracak gibi oluyor artık, ama bu haberi kaçırdığıma üzüldüm bak. "Nasıl yok ya? Niye yok olur mu öyle şey ya?" :)))) Bayıldım valla. Mesaj çok açık ve net aslında. Başbakan diyor ki "Seni bu sözler oyalar, Aldırma vatandaş aldırma."
Bu kadar zengin kaynakları olan bir ülkede, enerji kaynakları ancak bu kadar verimsiz kullanılabilir ve doğa bu kadar tahrip edilebilir, o da ayrı bir konu.
Yüreciğine sağlık.

deryik dedi ki...

teşekkür ederim :) bu vesileyle belirtiym, bilmeden etmeden şiir alıntılama huyunu da sevmiyorum başbakanın.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker