10 Şubat 2009 Salı

...çünkü insanlar günler boyunca/ hiç soru sormadan...

samimiyet bazen eski şarkılardan bir kuple, günümüzden bir buse, gelecekten bir çikolatalı sufle filan falan. biz bizeyken yani.

algıda seçicilik oluyo, insan kusuru. ama acıda seçicilik.. o çirkin işte. olmadığından diil, pek tabii oluyo da çok çirkin. kendi acılarına hadi körsün. görmedin, duymadın. "diğerlerinin acıları" ihtisası yaptın, ki yapmalısın zaten. ama o acılar, "en acı"lar ve "daha az acı"lar diye ikiye ayrılmıyor. pala ve kalaşnikof, fosfor bombalarından daha az can yakmıyor. daha az "acil" değil. hadi tanıdık dilden açıklayalım: daha az bebek ölmüyor.

hele hele "hayda bre pehlevan" tarafgirliğinin, cengaverliğinin, "ya ya ya şa şa şa"cılığının acıda seçiciliği, daha da samimiyetsiz bi şi. çirkin. denizli horozunun ötüp ötüp son anda nefessiz kalması gibi.

kuplesiz, busesiz, çikolatalı suflesiz. daha basit anlatamam galiba.
acılarına başına ve sonuna "ama" eklendikçe de öyle kalacak.



lüzumsuz dip not: biz Sudan'a pala ihraç ediyoruz.
söylemiştim, hatırlatıyorum.

2 yorum:

divadeiwob dedi ki...

sonuçta darfur'da Ömer El Beşir "kendi" halkını katlediyor. Bu onların iç işleridir ve biz başkalarının "iç işlerine" karışmayı sevmiyoruz deryacım. Elbette vice versa. Consistent.

Nakhar dedi ki...

Gariban edebiyati burada cok satar, acı yoksa reyting de olmuyor, hep ayni hapi yutuveriyoruz hemde zevkle..

Aciya sadakat hicbir sadakate benzemiyor... :s

Amasi mamasi yok bunun zahir.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker