26 Şubat 2009 Perşembe

devletin malı deniz

adalet bakanımızı daha yakından tanıdıkça, her geçen gün başbakanımızla daha da sıkı bi ruh birliğine giriyorum.

konu: kamu arazilerinin işgalinin suç olmaktan çıkartılması.
demeç: "vatandaşın aleyhine 40-50 yıl sonra dava açılmasının önüne geçmeye çalışıyoruz".
saf beklenti: kamu arazilerinin işgalinin önüne geçilmeye çalışılması ve bi de bu işgali 40-50 yıl sürdürenin korunmaması.

ülkede halk plajı kalmadı. o çakıl taşları ve kumlar, şezlong atanın elinde kalıyo. isteyen istediğini yapıyo o sahil şeridi üstünde. "işletmeci"nin boca ettiği betonun, her kış dalgalara yenik düşse de inatla taşıdığı çakılların filan doğaya etkisini sormuyorum. zira sorsam kıçlarıyla gülecekler.

haberde "yasa bu haliyle caydırıcı" denmiş.

ben size olanı söyliyeyim mi... şimdi evet, bi ceza var. örneğin büyük siteler, anlı şanlı istanbul işletmelerinin sayfiye şubeleri bu cezayı yıllık halde, mal sahipleri arasında bölüştürerek ya da taksitlendirerek ödüyor. böylece binlerce lira oluyo sadece yüzlerce lira. ve bi nevi "kıya işgal VERGİSİ" halini alıyo ceza, yıllık ödenen. çünkü mesela "10 yıldan fazla işgal edene ceza artar" gibi bi şi yok. böylece yıllık ceza ödeme gibi gerzek bi uygulama halini alıyo durum. 50 yıl boyunca tıkır tıkır ödüyo adam.

yıllardır, güya "halk plajı" olan koca bir koyun dandik alçı saksılar ve daha da dandik "XXX sitesine/ işletmesine aittir" şezlonglarından kurtarılması, halka geri verilmesi ve 50 derecelik yaz sıcağında kayaların üstüne tüneyip zar zor denize ulaşan işçilere, bölgenin yerlisine köylüsüne burun kıvıran, hatta bi de kış kış çeken ukala türk zenginciklerine hadlerinin bildirilmesi için kıçını yırtan saf salak bi ailenin üyesi olarak ayrıca coştum bu tasarıyla (cümle ne uzun oldu).

neyse, zamanında belediyeye şikayete gidip de "e siz de iki şezlong atıverin gari, ödersiniz cezayı taksitli taksitli" tavsiyesini aldığımızda bile bu kadar şaşırmamıştım. ben kıyı işgal cezaları artsın diye dualara yatiym, adamlar suç kapsamından çıkarsın.

ha derseniz "yaz tatilim bile yok neyleyim kıyı işgalini"...
buyrun size otopark mafyası.

2 yorum:

hep dedi ki...

Yazık ki yağmalanmadık orman, deniz, kıyı, yer altı ve yer üstü kaynağı, ekonomik varlık kalmadı. En kötüsü de umumda mevcut, şu " yaz tatilim bile yok neyleyim kıyı işgalini" durumu. Yine haklısın sevgili Deryik.

Bespelled dedi ki...

ekonomik bir tahayyül içinde, kamu arazileri "hiçkimsenin", "kullanılmayan", "değerlendirilmemiş" şeyler olarak algılanıyor. problem buradan kaynaklanıyor bence

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker