6 Kasım 2009 Cuma

perşem

iyileştim ben, turp gibiyim. kulağım açık, boğazım iyi. yine de cep telefonunda uzun süre konuşunca kulağım tıkanır gibi oluyo. öyle bi tiksinti halindeyim bu ara.

cep telefonundan geçtim, birinci kat yüksekliğinde ışıldak gibi onar onbeşer baz istasyonu olmasından nefret ediyorum. boğaziçi girişine açılan yeni kafe, mesela. mekana gayet özenmişler, ferah ve eminim deniz görüyodur. bayıla bayıla bekliyodum açılmasını. ama: balkonuna baz istasyonu dizmiş resmen. bütün bina kaplı. öropa görmüş ukalalığıma verin, ben hiçbir şehirde böyle bi şi görmedim. baktım da üstelik, yine göremedim. bizim kadar da iletişiyolar. demek ki şart değil. bodrum türk telekomu görseniz, tek katlı bina deniz feneri gibi haşmetli hale gelmiş o baz istasyonları sayesinde. ankara keza ayrı bi cennet. burada köprülü kavşak civarı bi baz istasyonu heykeli var, roma sütunu gibi.

binanızı baz istasyonuna kiralayıp para kazanabilir olmanız, kafanıza göre hareket etme özgürlüğü vermemeli. bi düzenlemesi, yönetmeliği illa ki vardır. etkisi yatayda binde bire, dikeyde onbinde bire mi düşüyodu neydi, bi şeydi, haliyle yerden yükseklik önemli bi kıstas. bilmemkaç km alana hizmet veren onlarca ışıldak gerekmiyor. birinci kat ya. arabanızın üstüne bağlayın bence. trafikte fark yaratırsınız.

bir de dün nihayet: brazzaville. babylon için fazla sakin kaçtı sanki. ayrıca ugly babylon'u söylemedi, klişeler olmasın mıdır nedir bilemiyorum. olsun ama, o cep udu kıvamı küçük alet (adını bilenler gülebilir) gayet renk kattı.

perşembe zaten güzel bi gün. istenirse hafta içine sıkışmış haftasonu hissi verebiliyor.

----

doğumgünü hediyesini erken alınca sürpriz oluyo hakikaten. kadar güzel, o kadar zarif ki, lay lay lom bir sevinç bulutu. odamda yeri de hazır. öyle sırıta sırıta sevindim ki dün, rüyama girdi sonra. yarın törenlerle evime götürüp yerleştiricem nazenini. her türlü töreni hakediyo çünkü.

belki fotoğrafını da gösteririm; ama kokuları alamayacaksınız.
ve en fenası, tarçınlı türk kahvemden size burdan ikram etmem mümkün değil.

2 yorum:

Damlo dedi ki...

türk kahvesi dedin içim eridi. tarçınlı bi de ha? ayrıca perşem'i okuduğum andan beri 'ahh perşem perşem perşem sevebilseydim perşem' gibi aptal bi şi söyleyip duruorum.

mermaid dedi ki...

ne giycen ne giycennn:)?

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker