4 Ocak 2010 Pazartesi

vicis

nefes alamıyorum. ciğerime fil oturmuş resmen. nefes alamiym diye de hortumunu burnuma filan sokuyo. pazartesi sendromu mudur, rüyadan uyanmak mıdır, müdür müdür müdür. bugün uzun gün, 2 haftada bir. çok dert değil. sorun sabahtı. öyle geldik ki ofise, herkesin aklında saç savurarak kapı çarpmak, fark ettirmeden çekip gitmek, üst yönetimin tamamına mail döşemek vb sahneler var. aklımda aklımda. özelcipskolakilit. çünkü biliyoruz ki bilinç akışı yöntemiyle maaşlı eleman olunmuyor.

dövme fikrim vardı, beğenmedi. zaten içime sinemiyo, eledim. dövme demişken, galiba giderek şekilleniyo. yani "düşününce insanın içine sinmesi, taşımak istemesi" hissini anladım en azından, bu da bi şi. daha yerine filan karar vericem.bu kadar düşünüp taşınıp sonra bileğime ufak bi yıldız, kalp filan yaptırırsam da beni bulun ve ayıplayın. bileğinde yıldız/ kalp olanları tenzih ederim ho ho ho.

istemeden hobi: ibb'nin meclis kararlarını takip etmek. sokak isimlendirmeleri eğlenceli mesela (işimi seviyorum işimi seviyorum). adı olmayan bi çıkmaza 15 gün önce "esinti sokağı" adını vermek istemişler ama varmış ondan, onun içi adı akik sokak olmuş. amber çıkmazı ve nurtanesi sokağı da yeni mesela. ayrıca: kirazdalı sokak, ateşböceği sokak, zeytindalı sokak vs vs. sokak ismi seçmek, teklif etmek ve bunu görüşmek, eğlenceli bi iş bence. olabülü.

gizli bi cafemiz var artık ofisçe. daracık ve kesinlikle fark edilmeyen bir yokuşta. ayın 25inde hepimize el yapımı noel kurabiyesi hediye etti hera hanım. minik poşetler içinde, fiyonklu. sadece 3 kez bile gitmiş olsanız sizi seveilen biridir, atlamaz işte insanları. sever ama yani gerçekten, miş gibi yapacak biri değil. çok kesin konuşuyorum ama öyle işte, belli. nokta kadar bi yer, içinde uzun zamandır yediğim en özenli zeytinyağlılar yapılıyo. gizli hazinemiss. fırsatlar yaratıp, koşarak gidip, sakin sakin yemek yemek terapi gibi. ikileye ikileye.

sonra: sonrası gazeteler. böyk.

ha bir de, bence yılbaşında ntv'nin en iyi eğlenceyi sunması, diğer kanallar için utanç verici olmalı. bu derece basit bir şey ama işte avamlıktan sıra gelemediği için, zevkli işler en "haber kanalı" haliyle ntv'ye düşüyor. saatlerce açık kaldı ve ben şahsen çok eğlendim. "light" eğlencelerin berbat olması gerekmiyor. gerektiğinde eller havaya bittabi. bir de tespit, benden de kafa sallama: sahnede eller önemli. şarkı söylerken elleriyle tüm seyirciyi emir komuta zincirine sokabiliyo eskiler. tempo tutmazsanız tokatlayabilirmiş, eğlenmezseniz dövebilirmiş gibi. güzel işte

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker