25 Eylül 2010 Cumartesi

derin nefes

benim panik olmam gerekiyor.
şu aralar öyle bir düğüm halindeyim ki kime anlatsam panik oluyor. başkası anlatsa ben de olurdum. onun yerine, bekleyip görelim, kısmet, su yolunu bulur gibi bi şilere devrettim kendimi. alarmı kurduğum saatten tam bir saat önce uyanıp, tavana dev gibi gözlerle bakıp "napçam lan ben?!" paniği yaşama zamanları geri geldi. o bir saat, kendimi zorlayarak uyumak, uyur gibiyken rüyamsı hallerde düşünmek, her sabah 1 saat işkence demek. alarm çaldıktan sonra ise, bir rahatlık, bir yük atmışlık, bir kadere teslimiyet hali. nasıl, niye bilmiyorum. reflüm yeniden benimle, onu biliyorum.

 pasaportumda 6 günlük vizecim daha olduğundan, yarın atinaya gidiyorum /muşum. ptesi akşamı dönmek üzere, 2 günlük, maksat kendimi yormak olan bir iş bi şeysi. pır pır olamıyor içim, yorgunum. akropol'e yakınmışım gerçi. çok hasta ve yorgundum bu hafta ben, dinlenebilmek istiyodum sadece, ondan bu mızmız istemeyiş. bir pazar günü atina, beni heyecanlandırabilirdi. acaba ptesi orda ne yapmam bekleniyor? böyle de eğlenceli bir muamma.

çözmem gereken testler, vermem gereken kararlar, atmam gereken adımlar ve delice arayıp bulmam gereken şeyler var. evimi, işimi, şehrimi değiştirme ihtimalim var. her şeyin bu sırayla olmasını sağlamaya ihtiyacım var. tüm bunlar değişir ve dönüşürken sabit kalacak 1-2 şey var. velakin tüm bunlar olurken piyango vursa sanırım işler kolaylaşırdı. büyük ikramiyeyi siz alın, ben 4-5 filan bilsem de yeter yani.

*
amaan. düttürü dünya.
bu bir "nasıl olsa bir paragraftan fazla yer verildiğini görmeyeceksiniz, o yüzden bari onu da atlamayın" haberi.
bir de, osm.an sın.a.v midemi bulandırıyor. iyiliği gösterebilmek içinmiş. sen çekil yeter, biz görüyoduk zaten.

4 yorum:

ikinehir dedi ki...

cozmen gereken testler? hayirdir deryikimou?

atina'ya gelince, oyle istanbul ki. bogazi falan yok tabii, ama insanlar... hele ki mikrolimani'ye bi git, sahil yoluna dizilmis arabalardan cikan bir ornek rofleleri, bir ornek canta tutuslari, bir ornek muzikleri, mekanlari gor. fenerbahce sahil, diye kaliveriyor insan. parlemento binasindan asgiye inerken, o cadde kalabaligiyla ve sehirde sahip oldugu sekil ile nasil istiklal. bakalim sevecek misin...

iyi ol iyi! diliyorum.

Adsız dedi ki...

ne zamandır yazmıyor derken bir maktım meğer reader'dan takip edilemiyormuş artık burası, bilinçli tercih mi?

deryik dedi ki...

ikinehir: göremedim pek. bi dahaki tur için not ettim ama :) iyi olayım di mi, toptan iyi olalım.

adsız: evet, bilinçli tercih. yoksa buralardayım. aslında readerdaki son postumda açıklamıştım "ben içime kapanıyorum" diye. takip edemiyorum reader meader derken, ipin ucu kaçıyor gibi geldi. sadeleşti, güzelleşti blog :)

mermaid dedi ki...

burada neşeli ve "aslında zor değil" diyen yazılar görmek isteriz.
:) bir de benim için "tebdili mekanda ferahlık"ın canlı örneği oldun şu son iki günde:)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker