6 Şubat 2011 Pazar

9 şubat

dedim, vallahi dedim. çünkü on puanlık uzman sorusu değil, çok bariz.
de.fn.e jo.y fos.ter'ın ölüm haberi geldiğinde, birileri çıkıp da cık cık cık yapacaktı tabii ki. çünkü bi kadın, kocası olmadan eğlenemez, kocasından başka bir adamın evinde bulunamaz, bulunuyorsa illa ki sevişiyolardır, çünkü kimse arkadaş filan olamaz. çünkü ölen bir kadınsa, cesedi, anneliği, eşliği, her şeyi çiğnenmek içindir. çünkü çiğlik sonsuzdur ve maalesef, ailesi onu savunmak zorunda kalacaktır: "vallahi öyle değil, bilmiyorsunuz".

ah hıncal erkek dayanışmasının heykelini dikmiş, canımın içi. üstelik bir varsayımdan yola çıkıyor: çocuklu bir kadın bir gece vakti yeni tanıştığı bir adamın bekar evindeyse.... tamamlıyor sonra: fırında mercimek!
tabii insan olan, bu adama bi sorar, belki evet, birlikte eğlendiler ve kadın fenalaştı, adam da evine getirdi. mesela. belki evet kocasını aldatacaktı ama bu onu daha az anne yapar mı? belki evet, sahiden bu kadın, bir zamanlar arkasından delice üzüldüğü 40 yıllık arkadaşı bar.ış ma.nç.o gibi, eşinin değil sevgilisinin yanında verdi son nefesini.  kocası da gitti yanına, ağladı. annesi içi kuruyana kadar aktı cenazesinde. seni niye geriyor? çünkü yelkenini şişireceğin rüzgarı iyi bildiğinden, iskele alabanda diyosun.
 ay neyse, daha yazarım da içim daralıyor- nokta.
*
bi de yani, şu adam, pınar selekten çok yer buluyor ya basında, tepkilerde filan. selek'i unutuvermek hep daha kolay ya.
yok öyle yağma.
utancın en büyüğü, en içten gülüşlü kadını vuruyor. hıncal, selek için ne derdi peki? düşünmek bile istemiyorum. yıllardır çektiriyorlar ona. pınar'ın ailesi peki? onun kardeşi? onun babası? neyse hın.cal ya. takatim yok. amargiyi bilmezsin bile sen. masal da bilmezsin tahminen. "bizi çıldırtamazlar" diyor ya, sen bunu anlamasan da olur. sen kolaycısın ve sana dönük sevgi de nefret de bu yüzden kolay.

*
gelelim fasulyenin faydalarınaaa...

böhür böhür öksürüyorum. öksürük için kullanılan en güzel ikilemelerden biri bu heralde. böhür böhür öksüremeyen diğer milletlere çeviri yapıp anlatmak istiyorum. sesim kısık, gidip geliyor. 1 ay içinde mi ne, 2. keredir böyleyim. ciğerlerim yarı kapasiteyle tam randıman çalışma azminde, karın kası yaptım.  ama evde yatıp dinlenmek gibi sıradan şeylerle vakit geçirmiyorum. nasılsa herkes hasta. böyle de saçma bi açıklamam var.
2 ters 1 düzün kazakları çok güzel ama şu an etikette yazan fiyatlar benim için tüketim değil yatırım sayılabileceğini söylüyor. neyse, yine de güzel işte.

akşamdan kalmalığımı üzerimden atıp, mart kedisi gibi güneş altında demlenmeyi ve pazar kahvaltısına yumulmayı hedefliyorum. bu sahiden böyyük bir hedef çünkü şu an pelte gibiyim. manevra kabiliyetim düşük.

çok ve boşa çalışıyorum blog. ama bitecek, gidecek.

1 yorum:

narsis dedi ki...

Çanakkale'nin peyniriyle ünlü beldesindeyken haberleri bir grup kadın olarak izledik. Daha hınç.al ağzını açmamıştı ama o kadınlar grubundan da aynı laflar çıktı, tıstıss tısladım. Sonra ben duymayayım diye daha sessiz aynı cümleleri kurdular: Yani ben anlamıyorum evli kadının bekar adamın evinde ne işi var, olacağı bu. Höööööööööööööööh.

Yine başka bir tatlı tontoş yaşlı kadın da Selek olayında öh kaç yılın davası bu dedi, ben de bırakmıyorlar ki kadının yakasını, işkenceden ölmediğine şükür dedim. E ama o da koymasaydı bomba, dedi. Yani bomba koyduysa on yıl süren işkence mübahtır, yani bomba koyduysa olacağı budur, yani insanlar haberleri izliyor ve yine de bütün o tüp/bilirkişi raporu/işkence altında verilen ifadeyi değil de kadının bombayı koyduğunu duyuyorlar.

çok umut dolu bi yorum.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker