7 Mart 2011 Pazartesi

iki nal bi at

arayışım bitmişti. vermiştim karar, çok mutluydum. az bi tereddüt süresinden sonra, olmuştu. sadece zamanlama kalmıştı, kendimi bekliyodum. nihayetti. şimdi, yeniden karar vermem gerekiyor. daha doğrusu iki kararımdan birini iptal edip, diğeriyle devam etmem gerekiyor. aslında "iki kahve, biri askıda" hikayesi gibi oldu sanki. amaan, en azından diğeri konusunda azimliyim.

neyse, pek dert değil aslında. ne de olsa istanbul'da ineklik etmeyip taksi tutuyorsa insanlar, ankarada da erken gelen oturuyor. toplu taşıma kullananlar bunu bilir, bununla yaşar. izmirde noluyor acaba? yüzüyodur onlar, mis gibi. ordaki sistemin adı ESHOT'muş. çıkmaz bence bundan bi şi. "Esas Seçkinler Halk Otobüsüne Takılıyor" filan? hmm.. öneri.

konu, canım, dağıl sen iyice, rahat ol.

*
serbest çağrışım, serbest düşüş.
tabii akla hemen tom petty geliyor, hoşgelir. john mayer de gelebilir, ama tomcuyum.

itiraf ediyorum, oje sevdalısıyım. hani sürekli bi manikür, sürekli bir oje sürme hali olsa onu da anliycam, benimki daha ziyade depolama. karınca yuvası gibi. gökkuşağı renklerinde ojelerimi yan yana dizip seyrediyorum resmen. çok da güzeller, canlarım. bir de sürersem tam olacak.

hava durumunu anlık takip ediyorum. tercihim, karın yağması ve bir an önce eriyip aradan çıkması. yüksek bölgelerde yağış devam edebilir, sorun değil. ama yağıp bir an önce erimesi konusunda çok ciddiyim.

çok yorgunum. az kaldı geçecek. o kadar yorgunum ki, hayata karşı genel prensibim "amaan, kogötüne" olmuş durumda. bi yerde infilak edicem sanırım, çünkü ko'muyorum, koyamıyorum. birikiyor. saçlarımda ak, yüzümde sitem, gözlerimde şiş. bi de galiba kilo veriyorum ben yine. iyi bi şi diil bu. vermiym, böyle kaliym. demir atiym. hayatımda güzel adımlar var, ama ufak ama sessiz, yine de var. adım adım gideyim. gittiğim yerden kart atiym.

dergi alıyorum mesela, okuyup bitirene kadar ay geçiyor. oysa ben dergilerimi ne çok severim.
amaaan... (bildiniz) kogötüne.
>çok ayıp!<

5 yorum:

dilek dedi ki...

selam deryik,
niye vazgeçtin dövmeden? gerçi bir şey itiraf edeyim mi, ben o dövmeyi sadece fotoğrafta beğenmiştim. güzel sanatlarda okuyan ve üzerinde 3 tane kendi tasarımı dövme taşıyan biriyim. dövmeler üzerine çok kafa yordum. sen o postu yazdığında da yorum bırakmak istemiştim ama hevesini kırmaktan çekindim. özetle dövmeyi fotoğrafta beğenmiştim, ama sadece fotoğrafta. vazgeçmene inanılmaz sevindim; çünkü gerçek hayatta bu tür bir görsel kolun kesilmiş ya da çizik izlenimi verir. jilet atmışsın ve sonra kapamak için yapmışsın gibi durur. inan bana dövme yapan-yaptıran bir çok kişi böyle düşünecekti. ya da hadi en iyimser ihtimalle mürekkep bulaşmış gibi bir görüntü. belki de yaptırmaya gitsen, o an vazgeçecektin ya da yapmayacaklardı bu söylediklerim yüzünden.
böyle daha iyi oldu bence. boşver. kolunda görünce bir de sildirme derdin olacaktı:)

diğer proje gayet güzel:)

dövme maceranda bol şans:) birden gaza gelip yaptırmamanı takdirle izliyorum. ben senin gibi olamadım şahsen:)

deryik dedi ki...

dilek: öyle mi dersin? bilmem ki. o kadar uzun boylu düşünmemiştim, olabilir. dediğin gibi, fotoğraftan gördüm neticede, o da hoşuma gitmişti başta.
maceram bitmeyen senfoniye döndü, düşe kalka gidiyor. umarım gaza gelmemek iyidir sahiden. tasarlayabilsem kendim yapıcam ama olmuyo şimdilik :) teşekkür ederim yoruma :)

ismini vermeye utanan bir okuyucu dedi ki...

sen ko'masan, ben ko'masam, ilhan ko'man

axel dedi ki...

5 yıllık blog okuyucusu, 4 yıllık yazarıyım. şu ana dek hiç b' bloga böyle giripte 'hep yaz nooluur, öldüm bittim' demedim. pek bi' vıcık vıcık pek bi' laçka geliyordu. halende öyle.
umarım hep yazarsın, neyse ki sürekli yazıyorsun.

deryik dedi ki...

teşkür ederim, benden de denden.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker