16 Eylül 2011 Cuma

yargının tek yükü kadınlarmış meğer

‘Yargıda Durum Analizi’ isimli bir rapor hazırlanmış. iş yükü nasıl hafifletilir filan, böyle şeyler görüşülmüş bir toplantıda, onun raporu.
O önerilerden bazıları şöyle:
  • Adli Tıp’tan cinsel suçlarla ilgili daha hızlı rapor alabilmek için ‘beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı’ araştırması yerine sadece ‘beden sağlığının bozulup bozulmadığı’ araştırılmalı. 
  • 15 yaşından küçüklere karşı rızaen cinsel ilişki suçlarının ceza miktarları düşürülmeli.
  • 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 434. maddesindeki uygulama yeniden hayata geçirilmeli. (Yürürlükten kaldırılan bu madde kaçırılan veya alıkonulan kadının evlenmesi halinde koca hakkındaki cezanın 5 yıl ertelenmesini öngörüyor. Ayrıca söz konusu madde mağdurun tecavüzcüsüyle evlenme maddesi olarak yoğun şekilde tartışılmıştı.) 
 sahiden, harika bir "yargıda durum analizi" olmuş. bahsi geçen 434. madde kaldırılsın diye on yıllar harcadı bu ülkede kadınlar.boşunaymış, arsız bir iş yükü yaratmaktan ibaretmiş kadınların derdi.

mesela bu ülkede tecavüz suçu, heralde bi 10 yıl öncesine kadar, kurbanın medeni hali ve bekaretine bağlıydı: "evli kadın"a tecavüz büyüktür "bekar ve bakire kadın"a tecavüz, o da büyüktür "bekar olan ama bakire olmayan kadın"a tecavüz. bu sıralamayla bakınca, tahmin edebileceğiniz gibi, örneğin "seks işçisine tecavüz" neredeyse ödüllendirilirken, evlilik içi tecavüz ise "kocasının hakkını söke söke alması" gibi bir şeydi. kadınlar "hepimiz sadece şiddete uğramış kadınlarız" dediklerini duyurmak için de on yıllar harcadı. o da boşunadır heralde, onu da eklerler başka bir rapora.

14 yaşında bir çocukla "rızaen" ilişki nedir, ne demektir, nasıl bir uydurmasyondur, o kısmı geçiyorum. işlerine gelince, kadınlar her halt için yetersiz; ama adet kanamasının ilk damlasıyla koskoca kadınlara dönüşen çocuklar görüyorlar. sanki açılış kurdelesi kesiliyor. çünkü koskoca hakimlerin, 12 yaşındaki uzun boylu kızına bakıp "iyi de bu büyüdü, baksana benden uzun?" diyen amcadan zerre farkı yok.

şimdi rica ederim, ülkenin yarısı kadınlardan oluşurken, bu cin fikirli cümleleri kurabilen "hukukçu"ların meslekten ihraç edilmemesi nedir, ne demektir, bir de bunun analizi yapılsın.


*
bu arada aile ve sosyal politikalar bakanımız, yeni teknolojik oyuncağı olan elektronik kelepçeyi anlatmış güzel güzel. efendim işte, uzaklaştırma ve takip bir arada olacakmış, kısıtlama kararı sonrasındaki şiddet azalacakmış. yukarda meramını gayet net bir şekilde anlatmış olan hukukçular, o kelepçeyi kaç vakaya takar? yoksa iş yükü hafiflesin diye beraat kararı mı verirler?

kadınlar her gün beşer onar öldürülmese, şiddet görmese iş yükünüz daha çok hafifleyecek ama henüz o üniteye gelmediniz galiba çocuklar.

3 yorum:

divadeiwob dedi ki...

içerisinde bir gıdım insanlık, mantık olmayan saçma sapan bir süreçteyiz senelerdir. her an her şeyin çok kolay bir şekilde yapılabileceği ve hatta yapıldığı bu zamanlarda herkes tehlike içerisinde - her ne kadar ülkenin yarısı "tehlike"nin tarafında olmanın kendini koruduğunu sansa da

Banu dedi ki...

facebook'ta İbrahim Betil'in oluşturduğu "Yargıda Reform" adı altında bir hesap bulunuyor, bir açık grup. senin ilgini çekeceğini düşündüm.

deryik dedi ki...

sahaf: evet takip ediyorum o grubu, teşekkür ederim.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker