10 Mayıs 2012 Perşembe

süt

İnsanın kendini tanıması ne güzel. Mesela önce 2 günlük program yaptım, daha yaparken "bunları sahiden yaparsam dişimi kırıcam" diye düşündüm; yine de kendimden bi olgunluk bekliyodum. ertesi gün ilk gün listesinin yarısını yaptım, sonra işte atalet kardeş geldi, kedi gibi kucağıma kıvrıldı ve birlikte dizilerlerler izledik. bugün de ikinci günümdü, benzer bir şekilde, ataletle oynayarak geçirdim. Bu arada bi alttaki listenin de ilk maddesine saplanmış durumdayım: hepimiz ölücez tembelliği. oturup ağlayabilirim; halime değil kaçışıma.

Neyse, kendimi tanıdığım içindir ki bu iki günlük "olanaksızı deneme süresi"nin sonunda ikinci aşama olan "gerçekçi program"a geçtim. Sevdiğim kafeye gittim (internet için olan değil, başka), kocaman bi defter, küçük bi defter ve bi küçük defter daha açtım önüme. kocaman deftere 3 sayfa filan yazı yazdım, günlük mü dersiniz bilmem. günlüklerim daha paragraf formunda olurdu benim; bu daha ziyade maddelenmiş cümleler ve küçük resimler filan. sonra bi küçük deftere alışveriş listesi yazdım. o benim alışveriş listesi vb karalama defterim - atılabilir defter. diğer küçük defteri ise sayfa sayfa, aklımdaki ajanda gibi böldüm. eminim bu şekilde hazır ajandalar vardır; ama olsun. 1 sayfayı 6'ya böldüm; 5 haftaiçi satırı ve 1 haftasonu satırı. yan sayfasına da "bu hafta napsam" listesi yazdım. sonra onları eşleştirdim gibi bi şi oldu. güzel oldu bence.

 tabii ki her diyet gibi bu da önümüzdeki ptesi başlıyor niyeyse. pazartesi sendromu bundan zaten, haftanın ilk günü diye çok şey bekliyoruz pazartesiden.

*
neyse, ben şu süt meselesine çok takıldım. göz göre göre çocuk zehirleyip sonra "hazmedemediler" demelerine sinirlendim. "yuh artık" eşiğimizin sünmesine üzüldüm, artık hiçbir şeye yuh olamamasına.

mesela o bakanlar ve başbakan, bir ateisti, bir çevreciyi, bir feministi, bir eşcinseli veya herhangi bir "öteki"ni hiçbir şekilde hazmedemiyor ve hatta hedef gösteriyor. 19 yaşında tazecik bir annenin bebeğini doğmadan öldürenler, metin hocayı öldürenler, şeymanın hayatından 5 ayı çalıp utanmadan tehdit edenler,  gebze halkının şu ara başına gelen en dürüst şey olan onur hocayı halk düşmanı ilan edenler, gencecik onur yaser can'ı intihara sürükleyenler, minicik ceylanın, musanın ölümünü önemsizleştirenler, hepsi hepsi aynı güruh. hepsi, patlamak üzere olan bozuk bir şişe süt.

hazımsızlıkları ben de hazımsızlık yapanlar. bu insanlar, ki bence yatacak yerleri yok ve hatta mezara dik gömülmeliler ki bin yıllarca fark edilsin rezillikleri, roboski'de öldürülen 34 kişinin hesabını sormak yerine, pozantı'daki çocukların ruhunu iyileştirmek için uykusuz kalmak yerine ve on gram haysiyeti olan herhangi bir insan evladının, aldığı maaşı hak etme derdi olan herhangi bir insanın yapacağı onca şey yerine, el kadar çocukların zehirlenmesinden "icraat" çıkarmakla meşguller. onlar iş yaptı. onlar, o bonkör, o yüce gönülleriyle, bu fakir fukaraya, bu çürük elmalara süt dağıttı. görünmezleri 10 saniyeliğine gördüler.

quasimodo'nun dediği gibi: esmeralda bize su verdi, yaşasın! biz, şu kambur halimizle, nasıl olur da onun o güzel, o kıymetli ellerini öpmeyiz? biz zaten esmeralda'dan ne anlarız? iç işleri bakanı'nın ortalama bir psikolog tarafından ileri seviye paranoya olarak teşhis koyacağı "terör her yerde ve her formda, mesela film, mesela şiir!" demeçleri normal. bu adamların hepsi normal, o bıyıklarının santim şaşmayan uzunlukları, pantolon paçalarının asla düzeltilmeyen potları, ceketlerinin asla üzerlerine oturmayan omuzları kadar ölçülü, biçili her şey. kasıtlı değil, hayır: normal. onlar hep ellerinde cetveller, şablonlar, çok normaller.

mesela tiyatrocular, gazeteciler, akademisyenler bok. onların hepsi "monşer". bi ara diplomatlara monşer demişti başbakan da bir kısım medyamız çok sevinmişti, "bürokrasiye ölüm" hezeyanıyla. oysa o gazeteciler de monşer. hepimiz monşeriz; çünkü monşer değilsek, kamburuz. esmeralda olabilmek bize düşmez. esmeralda olunacaksa, onu da onlar olur. onlar bunca yıl devletten, hükümetten uzak tutuldular,  tahtını geri alan mazlumlar onlar. çingene kızı tabii ki prensle evlenecek bi kere! onlar milli selametten beri palazlanmadılar, bilakis hep mazlum ama mağrurdular. kambura su verdilerse kambur sevinmeli. kambur sevinmiyorsa normal değil. monşer buna bi kulp takıyorsa o zaten onun monşerliği. onlar artık esmeralda.


böyle yani. normal esmeraldaları herkes çok sever. kamburluk ve monşerlik yerine, herkes o normal esmeraldaların en yakın arkadaşı olmak ister, esmeralda en güzel, esmeralda en parlak. prens olamıyorsak bile, kambur olmamak da bir şeydir çünkü. ışığa uçar bütün pervaneler. eminim ki quasimodo, sırf esmeralda istedi diye takla da atardı, göbek de.

süt hazımsızlığımızı yenmek için her gün kusmalıyız. öğüre öğüre güçlenmeli midemiz; çünkü gör bak, daha neler yapacak bize esmeralda. ne sular verecek de biz yine ellerinden öpeceğiz. 1 mayısta taksime yarım milyondan fazla insan gitmişse ne gam, süt dağıtma "kudreti" hâlâ esmeraldalarda.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker