20 Kasım 2014 Perşembe

ilk kez aşure yaptım, annemin teyzesinin tarifiyle. menekşe gözlü teyzesi. en lezzetli yemekler hep onun mutfağından. onun kızı verdi bana bu tarifi, bir sürü dip not, uyarıyla. aile tarifiyle yaptım diye daha lezzetli oldu bence. aşure benim için dini bir anlam değil,  törensel bir anlam taşıyor. aşure yapılan bir evde büyümedim mesela, ama bu kuşaktan kuşağa geçişini önemsiyorum. annemin kuzeninin (tarifi aldığım kişi) kızı yok, ama beni kızı gibi sever. soyadı erkeklerden ilerleyebilir, mutfak törenleri kadınlardan yürüsün. ben o tarife bi kuşaklık daha el verdim sanki. o dip notlar bi kuşak daha harfiyen uygulanacak. o yüzden kıvamını, tadını tutturunca kendimle çok gurur duydum. belki de 30 yaş insanın kendine törenler tutması, gelenekler arayıp bulmasıdır. ayrıca köşedeki bakkal aşure yapmama çok sevindi, "bizden katkı olsun" diye fındık, ceviz verdi. ben onlara aşure götürmezsem olmaz. sonra bu bizim törenimiz olur belki. çünkü iyi insanlar, çalışkan, hep gülümseyen, hep kibar, iyi niyetli insanlar.

daldan dala: birlikte iş yaptığı insanları delice önemseyip esnafını umursamayanları hiç anlamadım. bence esnafta şanslı olmak, sahiden insanın gündelik hayatını renklendiren bir şey. mesela burdaki terzi. sonra kuru temizlemeci ikili. nalbur. sırf bi güleryüzü çok görüyo diye nalbur değiştirdim ben. lavabo filtreleri çeşitleri ve doğru kullanım alanları üzerine 10 dakikalık sohbetin aslında bu konuyla hiç ilgisi yoktu, sadece sohbetti mesele. bu ve benzeri işte - kimi insan günü hafifletiyor. öyle yapmak zorunda olduğu için değil, içinden geldiği için. aşureden filtreye hızlı geçişlerdeyim.

bakınız burası da duruyor. ölmüyor, sürünüyor.

gidip aşure yiyeceğim. yedikçe anılar anılar. moda'da bir balkon ve etrafında kocaman ağaçlar, demirlerine konan kargalar ve kahkahalı çay.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker